Zamanının en saygın sanatçısı olarak kabul edilmiş ve aynı zamanda erotizm temalı tabloları ile toplumun algısını zorlamış Gustav Klimt’in hikayesini beraber okuyalım.
Kaynak: https://www.artsy.net/article/artsy-e…
Gustav Klimt, 1862’de Viyana’da doğan sembolist bir ressamdı. Kendi hakkında konuşmayı sevmeyen bir sanatçı olmak ile beraber özellikle kadın figürine büyük bir hayranlık duyuyordu.
Babası altın ve gümüş oymacısı olan Gustav, onun adımlarını takip ederek Viyana Uygulamalı Sanatlar Okulu’nda sanat üzerine birçok eğitim aldı.
14 yaşında tiyatrolar ve opera salonları için duvar ve tavan resimleri yapmaya başlayan Gustav, İmparator Franz Josef’in dikkatini çekerek Altın Liyakat Nişanı’nı aldı.
Kadınlar her zaman Klimt’in en sevdiği konular olmuştu. ”Resim konusu olarak kendimle diğer insanlardan, özellikle de kadınlardan daha az ilgileniyorum.” demişti.
Zaman ile Gustav sanatına olan yaklaşımını değiştirerek kadın figürlerine odaklanmaya başladı. 1900’lerin başlarından kalma erotik kadın çizimleri, insan biçimine ve arzusuna olan ilgisini ortaya koyuyordu.
Sanatçının eserleri ilk bakışta erotizm ile dikkat çekse de aslında insan doğasını ve karanlık dünyasını yansıtan birçok tema ile de ilgilenmekteydi.
Klimt, 55 yaşındaki zamansız ölümüne yaklaştıkça, resimlerinde yaşam döngüsüne atıflar da daha sık ortaya çıkmaya başlamıştı çünkü yaşam ağacı, sanatçının en sevdiği temaları bir araya getiriyordu: Çiçekler, kadınlar ve sürekli değişen mevsimler.
Günümüzde Klimt, 20. yüzyılın en büyük dekoratif ressamlarından biri olarak anılırken, aynı zamanda yüzyılın en önemli erotik sanat eserlerine imza atan ve iki farklı sanat akımını tek çatı altında başarıyla birleştiren benzersiz bir sanatçı olarak kabul edilmektedir.