Avrupa’yı ilmek ilmek ören nehir: Ren

Tabelalar Strazburg’u gösterdiğinde sizi hemen sulak alan ekosistemi karşılıyor.

Doğamızdan her geçen gün uzaklaştığımız şu günlerde, tabiatın yaşamı nasıl şekillendirdiğini ancak internetteki meşhur harita programlarına baktığımızda fark ediyoruz. Elbette şekillendirme dendiğinde akıllara ilk olarak dağlar, tektonik hareketler, denizler ve bugünlerde olumsuz yönde de olsa erimekte olan buzullar geliyor. Ama bu konuda sulak alanları da yabana atmayalım. Bir örümceğin itinayla ördüğü ağı gibi yerküreyi ilmek ilmek ören, bir bedenin her santimini besleyen damarlar ve kan gibi doğaya hayat veren nehirleri ön sıralara yerleştirmek; Sezar’a hakkını vermek önemli. Önemli diyorum çünkü yeşil, sürdürülebilir seyahat rotalarını araştıran bir yazar ve sürdürülebilirlik uzmanı olarak sizlere bir ipucu da veriyor bu bilgi. Hiç bilmediğiniz bir yere gittiğinizde dereleri ve nehirleri takip edin. Çünkü o bölgenin biyolojik ve kültürel zenginliği genelde oralarda bir yerlerdedir. Bir bölge doğal olarak ne kadar zenginse kültürel olarak da o kadar zengin oluyor. Özetle gezilmesi, ilham alınması ve deneyimlenmesi gereken maceralar peşindeyseniz Lykke Li’nin meşhur şarkısı ‘I Follow Rivers’ta da söylediği gibi nehirleri izleyin. Ren Nehri de yukarıda yaptığım onca güzellemenin Avrupa’daki karşılığı.

‘Avrupa’nın başkenti’ olarak bilinen Strazburg, 1949’dan beri Avrupa Birliği görüşmelerine ev sahipliği yapıyor. O da UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde.

Nehrin öyle bir bölgesi var ki sanki Ren bir uykuya dalmış ve gördüğü düş, uyandığında gerçeğe dönüşmüş. Biraz epik ve soyut bir biçimde anlatsam da günümüzde kuzeyden güneye, Almanya’dan Fransa’ya nasıl tarif ederseniz edin Heidelberg, Strazburg ve Colmar’ı içine alan bölge ‘Ren Nehri’nin mavi ve yeşil düşü’ olarak biliniyor. Bu bölgenin Fransa sınırlarında Strazburg’dan Basel’e kadar olan kısmı halihazırda zaten son derece popüler olan Alsas ya da Alzas Bölgesi.

Strazburg’a gittiğinizde Avrupa fikrinin en önemli merkezlerinden birine yaklaştığınızı hissediyorsunuz. Bu kent tarihi ve doğal değerlerinin yanında politik düzlemde de son derece önemli.

Film seti gibi dokular

Alsas Bölgesi sürdürülebilir turizm ve seyahat opsiyonları açısından son derece özel. Bölgeyi sonuna kadar deneyimlemek, sağlığımız için hareket etmek ve de ekolojik ayak izimizi düşürmek için Avrupa bisiklet ağı olan, tam da Ren Nehri güzergâhından geçen Eurovelo’nun 15 numaralı rotasını tercih edebilirsiniz. Gastronomi ve doğaseverlere özel önerilerim de var tabii. Strazburg ve Colmar çevresinde yaklaşık 150 kilometrelik Alsas Şarap Rotası, Alman ve Fransız kültürlerinin en güzel füzyon örneklerini sunuyor. Bisiklet, kano ve trekking gibi opsiyonları deneyimleyebileceğiniz tur, filmlerden aşina olduğumuz bağcılığa yönelik geleneksel öğeleri ve pitoresk dokularıyla dikkat çekiyor.

Bartholdi’nin ‘Küçük Şarap Üreticisi’ heykeli.

Özellikle doğa fotoğrafçıları için Ren Nehri ve kollarındaki çok sayıda sulak alan, inanılmaz bir biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapıyor. Küçük Camargue Doğa Rezervi bu alanlardan biri. Ayrıca Strazburg-Heidelberg arasında tam olarak Almanya-Fransa sınırında Ren Nehri’nin oluşturduğu çok sayıda menderes ve göl var. Bu alanlar özellikle kuş türleri açısından son derece zengin. Almanya tarafında, Strazburg’un hemen doğusunda ünü dünyaya yayılan Kara Orman’ı görebilirsiniz. Birçok ağaçkakan türüne rastlayabileceğiniz bu orman aynı zamanda çok sayıda memeli hayvan için de önemli bir yaşam alanı. Orman içindeki Schwarzwald (Kara Orman) Milli Parkı en önemli doğal destinasyonlar arasında.

Heidelberg Sarayı

Heidelberg’in cazibe noktalarından biri eski köprü Alte Brücke. Kalabalığı takip ederseniz kolayca ulaşabilirsiniz.

Vadideki peri masalı
HEIDELBERG

Ren Nehri’nin gördüğü düş işte bu şehirden başlıyor. Günümüzde Almanya sınırları içinde kalan Heidelberg’in özellikle tarihi bölümü olan Altstadt ve en önemli cazibe değerlerinden biri olan tarihi saray, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Bu masal kent Ren ve Neckar nehirlerinin oluşturduğu vadiye kurulmuş. Kentin bir diğer cazibe noktasıysa eski köprü Alte Brücke. Kalabalığı ya da Instagram’da etiketlenen fotoğrafları takip edin, yol sizi bu köprüye çıkaracaktır zaten. Heidelberg gurmeler için de çok sayıda özel seçenek sunuyor. Ama inek sütünden yapılan, bu bölgeye özgü hirtenkäse (çoban peyniri) peynirini özellikle denemenizi öneririm. Korunmuş ve dekore edilmiş tarihi pastaneler, yorgunluk kahvenizi yudumlarken kaçamak tatlılar için biçilmiş kaftan. Tatlı konusunda iradenize güvenmiyorsanız başınız belada!

Colmar’a ‘Küçük Venedik’ de deniyor.

Rengârenk yapılarıyla çok ilgi çekici
COLMAR

Strazburg’dan biraz daha güneye indiğimizde Alsas Bölgesi’nin ve Ren Nehri’nin bir diğer yıldızı olan Colmar’a ulaşıyoruz. Alsas Bölgesi genel olarak şarap kültürü açısından son derece önemli ama Colmar ‘Alsas şarap başkenti’ olarak biliniyor. Kentin çevresine biraz çıktığınızda filmlerde gördüğümüz bağlar ve kent içindeki şarap tadım dükkânları bu gerçeği bizlere her seferinde hatırlatıyor. Mimari açıdan baktığımızda tarihi dokunun korunduğunu görüyoruz. Alsas Bölgesi ağaç ve kerpiç karışımı rengârenk yapılarıyla da son derece ilgi çekici.

Şehir içinde hemen her yerden çıkan küçük dereleri gördüğünüzde Colmar’a neden ‘Küçük Venedik’ dendiğini hemen anlayacaksınız. Saymakla bitmeyecek kadar çok tarihi yapı arasında St. Martin’s ve Dominican kiliseleriyle kent merkezindeki katedral ön plana çıkıyor.

Yeme içme mevzusuna geldiğimizde çikolataseverler için müzesi, görülmesi gereken yerler arasında. Yine Fransız ve Alman mutfağına ait çok sayıda klasik yemeği tadabileceğiniz Colmar’da ben özellikle tarte flambee denen bizim pide ve lahmacuna benzer bir hamurişini tavsiye edeceğim. Hatta özellikle La Soi isimli mekânda tatmanızı öneriyorum. Zira burası sadece bu yemeği yapıyor ve hakkını da veriyor.

Alsas Bölgesi kültürel ve doğal değerleriyle Avrupa’nın en özel destinasyonları arasında. Her mevsimi ayrı güzel elbette ama bahar dönemi bir başka. Şu aralar da tam zamanı. Her zaman söylediğim gibi “Seyahatlerimiz güzel ve sürdürülebilir olsun”.

Kanal turları popüler
STRAZBURG

Ren Nehri’ni güneye doğru izlediğinizde Fransa’ya giriyorsunuz. Sizi hemen sulak alan ekosistemi karşılıyor. Tabelalar Strazburg’u gösterdiğinde Avrupa fikrinin en önemli merkezlerinden birine yaklaştığınızı hissediyorsunuz. Bu kent tarihi ve doğal değerlerinin yanında politik düzlemde de son derece önemli. ‘Avrupa’nın Başkenti’ unvanını taşıması boşuna değil. 1949’dan bu yana Avrupa Birliği görüşmelerine ev sahipliği yapıyor. Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi önemli kurumlar Strazburg’da. Burası da UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Tarih boyunca Almanya ve Fransa arasında gidip gelen kent, 1. Dünya Savaşı sonrasında Fransa sınırlarına dahil olmuş. Gezerken hem Almanya’dan hem de Fransa’dan izler yakalamak mümkün. Şehirde görülmesi gereken en önemli doğal güzellikler arasında, ismi ‘Küçük Fransa’ anlamına gelen La Petite France Nehri var. Bir nehrin bir kenti ne kadar güzelleştirebileceğine hayret edebilirsiniz. Fotoğrafseverler için eşsiz bir cazibe noktası. Görülmesi gereken diğer yerlerden biri de romanesk ve gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri kabul edilen Strazburg Notre Dame Katedrali. özellikle dış cephesi göz kamaştırıcı. Kleber ve Cumhuriyet gibi meydanları gezip ara sokaklarındaki tarihi izleri de takip edebilirsiniz. Tüm bunların yanında kanal turları son derece popüler. Strazburg’da Fransız mutfağının en klasik örneklerinin yanında Alsas Bölgesi’ne özgü bir tür güveç olan baeckeoffe ve krep ön plana çıkıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir