“Yenilikçi tedavi yöntemleri ile migren ağrılarını dindirmek mümkün”

Nöroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Özlem Aksoy Özmenek, son yıllarda hem migren ataklarının tedavisinde hem de önleyici tedavi yöntemlerinde önemli gelişmeler kaydedildiğini belirterek, “Son yıllarda sık atak yaşayan hastalarda mevcut ağızdan ilaç tedavilerine ek olarak sinir blokajları, kronik migren için botoks tedavisi ve toplumda migren aşısı olarak bilinen migrene özel geliştirilmiş ilaçlar tedavi protokollerine dâhil edilmiştir” dedi.

Nöroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Özlem Aksoy Özmenek, migren konusunda açıklamalarda bulundu. Özmenek, “Migren ve diğer baş ağrıları, bazen günlük yaşamda normal bir durum olarak kabul edilmekte ve tedavi olacağına inanılmadığı için düzelmeyecek bir sorun olarak görülmektedir. Uzun süredir migren problemi yaşayan hastalar, sosyal hayatlarını kısıtlamakta, ağrı ile mücadeleyi bırakma veya çok sık ağrı kesici kullanma yoluna girebilmektedir. Son yıllarda hem migren ataklarının tedavisinde hem de önleyici tedavi yöntemlerinde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Migren baş ağrısı ve bu duruma eşlik eden bulgular, bireylerin günlük ve sosyal yaşamlarında çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Bu nedenle, her hasta için kişiye özel bir tedavi planı oluşturulması büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.

Özmenek, migrende tedavi planı hazırlanırken dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili, “Hastanın günlük yaşamında farkında olmadan yaptığı atak tetikleyici faktörler dikkatlice sorgulanmalıdır. Özellikle uyku düzeni, yeme alışkanlıkları ve su tüketimi gibi unsurlar, migren ataklarını tetikleyebileceği için bu konularda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Atak sıklığı kişinin sosyal ve iş performansını etkileyecek denli fazla olan hastalarda tedavi seçeneklerinden hastaya en uygun olanlar belirlenerek tedaviye başlanmalıdır. Eğer hastanın aşırı ağrı kesici ilaç kullanımı varsa, öncelikle gebelik, emzirme, yaşlılık ve eşlik eden hastalıklar sorgulanarak bu durumlara kullanılabilecek özel atak sırasında ve/veya önleyici amaçlı tedavi planları yapılmalıdır. Son yıllarda sık atak yaşayan hastalarda mevcut ağızdan ilaç tedavilerine ek olarak sinir blokajları, kronik migren için botoks tedavisi ve toplumda migren aşısı olarak bilinen migrene özel geliştirilmiş ilaçlar tedavi protokollerine dahil edilmiştir. Sinir blokajları genelde ağızdan ilaç kullanımı sakıncalı olan ya da ilaçları tolere edemeyen hastalarda, gebelerde ve emzirenlerde güvenle kullandığımız bir tedavi yöntemidir” dedi.

“Botoks tedavisi uygulanabilir”

Özmenek, migren tedavilerinde tercih edilen botoks yöntemler ile ilgili şunları söyledi;

“Kronik migrende botoks, etkinliği kanıtlanmış bir tedavi yöntemidir. Hazırlama ve uygulama tekniği olarak kozmetik botoks uygulamalarından farklı olduğundan, yalnızca bu konuda eğitim almış nöroloji hekimleri tarafından uygulanması gereklidir. Bilinmesi gereken bir diğer husus ise, her botoks enjeksiyonunun kronik migren botoksu olmadığıdır. Bu yüzden fayda görülmediğinde tekniğin olması gerektiği şekilde uygulanıp uygulanmadığının gözden geçirilmesi gereklidir. Hastanın ihtiyacına göre en az 3 ay arayla yılda birkaç kez uygulanabilir. Gebelerde, emzirenlerde ve otoimmün hastalığı olanlarda uygulanmamalıdır. Ülkemizde mevcut olan ve ayda bir cilt altına enjeksiyon şeklinde uygulanan migrene özel üretilmiş önleyici tedavilerin ağızdan alınan formları da yakında kullanıma girecektir. Bu yeni tedavi yöntemleri, migrenin yönetiminde önemli bir rol oynamaktadır.”

“Hastaya uygun tedavi planlanmalı”

Uygun hastaya uygun tedavi ilkesi ile hastaların migren ataklarının sıklığı ve şiddetinde ciddi azalmalar gözlemlendiğini söyleyen Özmenek, “Bu durum, hastaların yaşam kalitesini artırmakta ve migrenle başa çıkmalarına yardımcı olmaktadır. Migren, hayatımızı tamamen terk etmese de migrenle daha kaliteli bir yaşam sürmek mümkündür. Bu nedenle, migrenle mücadele etmek isteyen bireylerin nöroloji hekimlerine danışmaları ve tedavi seçeneklerini değerlendirmeleri önemlidir. Bu süreçte, bireylerin aktif katılımı ve tedaviye olan istekleri, migrenle başa çıkmada büyük bir fark oluşturabilir” ifadelerini kullandı. (DHA)

 

Related Posts

Denize girmeden önce bir daha düşünün! Hayatınız risk altında

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hasan Turhan, kalp hastalarına yaz sıcakları konusunda uyardı. Prof. Dr. Turhan, “Kalp hastalarının soğuk suya aniden girmeleri kalp krizi, ritim bozukluğu veya bayılma riskini artırabilir, bu yüzden soğuk suya ayak bileklerinden başlayarak yavaş yavaş girmeleri gerekir” dedi.

Uyku uzmanında 30 saniyelik hile: Sadece 3 gecede horlamayı durduruyor

Uyku uzmanları, polen mevsiminde artan horlama sorununa karşı sadece 30 saniyelik dil egzersiziyle çözüm sunuyor. Günlük uygulanan bu basit hareket, horlamayı üç günde azaltabiliyor…

Uzmanı uyardı: Klorlamanın düzenli yapılmadığı havuzlar birçok sağlık sorununa neden olabilir!

Uzmanı uyardı: Klorlamanın düzenli yapılmadığı havuzlar birçok sağlık sorununa neden olabilir!

Beyin damar tıkanıklığında ilk 6 saatin önemi

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Merkez Müdürü Prof. Dr. Birol Özer, beyin damar tıkanıklıklarında erken müdahalenin önemine değinerek, “İlk 6 saatte yapılan müdahaleler hastanın yaşam kalitesini belirlemektedir ve bu kritik süreçleri başarıyla yönetiyoruz. Klinik uygulamalar, sadece tedavi geliştirmek değil; nitelikli bilgi üretmek, etik değerleri yaşatmak ve sağlıkta kaliteyi sürdürülebilir kılmak demektir” dedi.

Doğru yastık nasıl seçilir? Uyku pozisyonuna göre altın kurallar

Yanlış yastık seçimi, boyun fıtığından baş ağrısına, uyku bozukluğundan postür problemlerine kadar pek çok sağlık sorununa yol açabiliyor. Doç. Dr. Çiğdem Çınar, uyku pozisyonuna uygun yastık seçimi ve düzenli değişiminin önemine dikkat çekti.

The Wall Street Journal yazdı: Zayıflama iğneleri sadece kilo verdirmiyor

Amerikan gazetesi The Wall Street Journal, Ozempic ve benzeri zayıflama iğnelerinin sadece şeker ve obezite değil; kalp, karaciğer, artrit, uyku apnesi ve Alzheimer gibi birçok hastalıkta da umut verdiğini yazdı. Ancak uzmanlar uyarıyor: Bu ilaçlar herkese göre değil. Bilinçsiz kullanım, beslenme bozukluğu ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca maliyet, yan etki ve erişim hâlâ büyük engel.