CAKARTA/HONG KONG, 17 Kasım (Xinhua) — Dünya liderleri bu hafta iki üst düzey küresel toplantı için Güneydoğu Asya‘da biraraya gelirken uluslararası toplum onlardan bilgeliklerini biraraya getirmelerini ve acilen ilgilenilmesi gereken çok sayıda ortak zorluğun üstesinden gelmek ve küresel toparlanmaya ve ortak kalkınmaya giden yolun haritasını çıkarmak üzere gayretlerini artırmalarını bekliyor.
17. G20 Zirvesi, Endonezya’nın tatil adası Bali’de Salı ve Çarşamba günleri düzenlendi. Bu zirveyi, Cuma günü Tayland’ın başkenti Bangkok’ta başlayacak olan 29. Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu (APEC) Ekonomi Liderleri Toplantısı izleyecek.
Devam eden Kovid-19 pandemisi, giderek yoğun bir hal alan jeopolitik gerilimler, kırılgan bir ekonomi ve artan iklim sıkıntıları gibi üst üste gelen krizler karşısında, küresel çabalara önderlik etmek üzere başta dünyanın önde gelen ekonomileri olmak üzere ülkeler arasında uzlaşının kurulması ve koordinasyonun artırılması bu iki toplantının kilit odak noktalarını oluşturuyor. Öte yandan bu zorluklara karşı güçlü, iyi organize olmuş ve dengeli bir kolektif küresel tepkinin verilmesine yönelik acil bir çağrı da söz konusu.
Uzmanların gözlemlediği üzere, zorlukların üstesinden gelmek için G20 ve APEC üye ülkelerinin etkin çözümler bulmak ve işbirliğini kolaylaştıracak ortak eylemlerde bulunmak üzere birlikte çalışması gerekiyor. Uzmanlar ayrıca güçlü, sürdürülebilir, kapsayıcı ve dengeli bir küresel kalkınmanın gerçekleştirilmesinde Çin’in daha büyük ve daha olumlu bir rol oynamasına yönelik de umut besliyor.
DAYANIŞMAYA HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK İHTİYAÇ VAR
Tüm gezegende koronavirüs yayılmaya devam ederken küresel ekonomi, olası bir derin resesyona doğru sendeleyerek ilerliyor. Daha da kötüsü dünyada, küresel dayanışmayı ciddi şekilde baltalayan ve ulusal işbirliğini engelleyen özel bloklar oluşturma, ayrıştırma yaygarası ve çatışmaları kışkırtma girişimlerinin arttığı görülüyor.
Yakın zamanda Xinhua’yla yaptığı söyleşisinde eski Japonya Başbakanı Yukio Hatoyama, dünyanın günümüzde daha önce eşi benzeri görülmemiş zorluklarla karşıya olduğunu ve tüm dünyadaki ülkelerin kaderinin birbirine bağlı olduğu ve bir ülkedeki bir krizin diğer ülkeleri de etkilediğini söyledi.
Bu kritik anda her ikisi de uluslararası ekonomik işbirliğine yönelik önde gelen platformlar olan G20 ve APEC’in üyelerinin, bu iki toplantıyı farklılıkları gidermek, iletişimi artırmak, küresel uzlaşıyı oluşturmak ve birlik içinde çalışmak için bir fırsata çevirmeleri gerekiyor.
Zorlukların daha iyi üstesinden gelmek için bu üyeler, küresel yönetişimi iyileştirmek, pandemiyle mücadele, makroekonomik politikalar, ticaret ve yatırımın kolaylaştırılması ve iklim değişikliği gibi alanlarda birbirleriyle olan koordinasyonu güçlendirmek ve küresel ekonomik sistemi istikrarlı halde tutmak üzere ortak eyleme geçmek zorunda.
Dünyanın önde gelen sanayi ülkelerinden ve gelişmekte olan ekonomilerinden oluşan, dünyanın gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 80’inden fazlasını, uluslararası ticaretin yüzde 75’inden fazlasını ve dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisini temsil eden G20’nin, 2008 finansal krizinin ardından yaptığı gibi liderliği ele alması ve daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.
Avustralya Ulusal Üniversitesi Doğu Asya Ekonomik Araştırmalar Bürosu Başkanı Peter Drysdale, “Bugün tüm bu cephelerde uluslararası işbirliğine her zaman olduğundan daha fazla ihtiyacımız var, ama uluslararası işbirliği yetersiz” ifadelerini kullandı.
Drysdale, uluslararası ekonomi ve uluslararası politikayı istikrara kavuşturmak için jeopolitik gerilimlerin üstesinden gelinmesinin ve kilit konularda birlikte çalışılmasının büyük önem arz ettiğini söyledi.
TOPARLANMAYA GİDEN KALKINMA ODAKLI YOL
Ekim ayında Dünya Bankası Başkanı David Malpass, enflasyonun yüksek seyretmesi, faiz oranlarının yükselmesi ve artan borç yükünün gelişmekte olan dünyayı vurmasıyla küresel ekonominin durgunluğa “tehlikeli şekilde yaklaştığı” uyarısında bulunarak bankanın, 2023 küresel büyüme tahminini yüzde 3’ten yüzde 1,9’a düşürdüğünü belirtti.
Gözlemciler, Kovid-19 pandemisinin halen can almaya ve küresel ekonomi üzerinde ağırlığını hissettirmeye devam ettiği dikkate alınacak olursa küresel sorunlara yönelik kolektif bir çözümün, açık ticaret ve yatırım, altyapı ve yeşil finans da dahil olmak üzere ekonomik toparlanma ve kalkınmaya öncelik vermesi gerektiğini söylüyor.
“Birlikte Toparlanma, Daha Güçlü Toparlanma” temasıyla düzenlenen G20 Bali Zirvesi, küresel sağlık mimarisinin güçlendirilmesi, sürdürülebilir enerji geçişinin hızlandırılması ve dijital dönüşümün teşvik edilmesine odaklandı ve zengin ve yoksul ülkeler arasında genişleyen kalkınma uçurumunu ele aldı.
Bu konu, APEC üye ekonomilerinin de masasında öncelikli olarak yer alıyor. APEC Sekreterliği İcra Direktörü Rebecca Sta Maria, derin ekonomik entegrasyon, yapısal reform, mevzuat uyumu ve dijitalleşmenin, son yıllarda APEC’in odaklandığı kilit alanlar olduğunu ve aynı zamanda bölgenin bu zorlu zamanla başa çıkmasına yardımcı olmaya yönelik olumlu hususlar olduğunu söyledi.
Son dönemlerde Asya-Pasifik bölgesindeki ülkeler, işbirliğini genişletip bölgesel entegrasyonunu teşvik etmek üzere güç birliği yaparak Asya-Pasifik bölgesini dünyanın en dinamik ve umut vadeden ekonomisi haline getirdiler. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) merkezli bir bölgesel işbirliği platformu kuran ve Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) başlatan ülkeler, Asya-Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi hedefine doğru çalışıyorlar.
1 Ocak’ta yürürlüğe giren RCEP, tarife imtiyazları ve ticaretin kolaylaştırılması yoluyla üye ekonomilere giderek artan düzeyde önemli getiriler sağlıyor. Resmi verilere göre ilk sekiz ayda Çin’in diğer RCEP üyeleriyle olan ticareti, yaklaşık 1,2 trilyon ABD dolarına ulaşarak Çin’in toplam dış ticaretinin yüzde 30,5’ini oluşturdu.
31 yıl önce APEC’e katılan Çin, bölgesel ortaklıklara, serbest ticarete ve yatırıma olan bağlılığını sıkı şekilde koruyor ve çok taraflı ticaret sistemi ve açık dünya ekonomisine önemli katkılarda bulunuyor.
Kamboçya Kraliyet Akademisi Çin Araştırmaları Enstitüsü Genel Direktörü Ky Sereyvath, Çin’in küresel değer zincirlerini istikrara kavuşturduğunu ve her zaman kalkınmanın meyvelerini dünyanın geri kalanıyla paylaştığını söyledi. Ekonomist Ky Sereyvath, “Çin, pandemi sonrası küresel ekonomik toparlanmanın hızlanmasına önemli ölçüde katkıda bulunacaktır” diye konuştu.
KİMSEYİ GERİDE BIRAKMAMAK
Etkileri devam eden pandemi, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere dünyada birçok krize yol açtı. Temmuz’da yayımladığı bir raporunda Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, 2021’de açlık çeken insanların sayısının 46 milyon artışla 828 milyona çıktığını, bunun da uluslararası toplumun, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi hedeflerine ulaşmasını çok daha zorlaştırdığını ifade etti.
Bu bağlamda küresel toplumun, gıda güvenliği, Kovid-19’la mücadele, aşılar ve yoksulluğun hafifletilmesi gibi konularda işbirliğini güçlendirmek üzere birlikte yakın işbirliği içinde çalışması gerekiyor ve gelişmiş ülkelerin, küresel kalkınmanın daha dengeli ve kapsayıcı hale getirilmesi amacıyla gelişmekte olan ülkelere kalkınma yardımı verilmesine yönelik taahhütlerini yerine getirmesi gerekiyor.
Son yıllarda Çin, yoksul ülkelerin kalkınmasını teşvik etme konusunda kapsamlı çalışmalarda bulundu. Çin, bu ülkelerdeki altyapının geliştirilmesine yardımcı olarak, yerel halkla bilgi ve teknoloji paylaşımında bulunarak ve maske ve aşı gibi pandemiyle mücadele desteği sağlayarak taahhütlerini yerine getirdi. Çin ayrıca ortaklıkları güçlendirmek, bağlantıları teşvik etmek ve ortak kalkınmayı ilerletmek üzere Kuşak ve Yol İnisiyatifi ve Küresel Kalkınma İnisiyatifi gibi bir dizi önerilerde de bulundu.
Dünya Bankası’nın bir raporu, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin tüm dünyada 7,6 milyon insanı aşırı yoksulluktan, 32 milyon insanı ise orta düzeyli yoksulluktan kurtarabileceğini ve ticareti katılımcı ülkeler için yüzde 2,8 ile 9,7 arasında, dünya içinse yüzde 1,7 ile 6,2 arasında artırabileceğini ortaya koydu.
Karmaşık ve muğlak zorluklarla karşı karşıya olan G20 ve APEC toplantılarının, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülke ve bölgelere somut faydaları olan ve küresel toparlanmaya olan güveni artıracak önemli sonuçlara ulaşması bekleniyor.
Endonezya Ekonomik İşler Koordinasyon Bakanı Airlangga Hartarto, ülkesinin bu yılki G20 dönem başkanlığının, çok taraflı sistemi ve etkin küresel ortaklıkları güçlendirerek dünya ekonomisinin açık, adil, karşılıklı olarak faydalı kalmasını sağlamayı ve yoksul ve savunmasız olanlar başta olmak üzere hiç kimsenin geride bırakılmamasını sağlamayı amaçladığını söyledi.
“Kovid-19 pandemisinden öğrendiğimiz üzere herkes güvende oluncaya kadar hiç kimse güvende değil” diyen Malezyalı düşünce kuruluşu Yeni Kapsayıcı Asya Merkezi Başkanı Koh King Kee, gelişmiş dünyayı, gelecekteki sağlık zorluklarına karşı kapasite eksikliklerinin üstesinden gelmeye ve gerekli altyapıyı kurma konusunda savunmasız ülkelere yardımcı olmaya çağırdı.
Endonezyalı düşünce kuruluşu Asya İnovasyon Araştırma Merkezi Başkanı Bambang Suryono; Endonezya’nın, uygun fiyatlı ve temiz teknolojilere küresel erişim hızlandırmak üzere, özellikle küçük işletmelerin dijitalleşmesi, finansal katılımın genişletilmesi ve inovasyon ve bilgi alanlarında işbirliğinin teşvik edilmesi yoluyla daha kapsayıcı bir küresel ekonomik toparlanma oluşturmayı amaçladığını söyledi.