BoFA, Şimşek’in yabancı yatırımcılarla bir araya geldiği toplantıya katılan yabancı fon yöneticilerinin izlenimlerini aktardı.
BoFA, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 4-5 Ekim’de yabancı yatırımcılarla bir araya geldiği toplantıya katılan yabancı fon yöneticilerinin izlenimlerini aktardı.
Şimşek ile görüşen fon yöneticileri değerlendirmelerinde, Bakan Şimşek’in şeffaf ve dürüst olduğunu düşündüklerini ifade ederek, politikacıların ortodoks ekonomiye desteği göz önüne alındığında politikanın tekrar yoluna girdiğini düşündüklerini kaydettiler. Ancak politikanın tersine çevrilmesi en büyük endişeleri olduğu belirtildi.
Türkiye’yi çok hızlı toparlanmayı yönetecek bir ekonomi olarak gördüklerini ifade eden yöneticiler, tam olarak bir toparlanma görebilmeleri için enflasyonda anlamlı bir düşüş görmeleri ve döviz tamponlarının oluşması gerektiğini işaret ettiler.
BoFA’nın paylaştığı izlenimlere göre yabancı fon yöneticilerin özetle görüşleri şu şekilde:
“Türkiye’de CDS/tahvil yayılmalarında da anlaşılacağı üzere Türkiye’ye ilişkin risk değerlendirmesi son aylarda iyileşme gösteriyor. Piyasa şu anda 12-18 aylık bir gelecekte 1-2 kademe yükselme bekliyor. Yakın vadedeki dış yükümlülüklerle ilgili endişeler, özellikle de oldukça ağır görünen 2024-27 geri ödeme planıyla ilgili.
“Bunun Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın görev alanı dışında olduğunun farkındayız ancak Avrupalı yatırımcılar için teknik zorluklarla sonuçlanan bazı iç/dış politika faktörleri var.”
AB Dış Eylem Hizmetleri’nin Doğu Akdeniz aramaları nedeniyle Türkiye’ye yaptırımları bulunmaktadır. Bu da tahvil piyasasında herhangi bir yaptırım olmamasına rağmen Türk tahvillerinin çeşitli veri tabanlarında “yaptırımlı” olarak algılanmasına neden oluyor ve zaman zaman bunu müşterilerimize açıklamak zorunda kalıyoruz.
“Piyasanın deprem yardım finansmanına bağlı etiketli bir tahvile olumlu bakacağını düşünüyoruz. Bu, özel gelişmekte olan piyasa fonlarının dışında ilgi çekebilecek bir alan.”
Avrupa Konseyi’nin AİHM mahkeme kararlarının uygulanması konusunda Türkiye’yi incelediği gerçeği de dikkat çekiyor ve bazı Avrupa emeklilik fonlarının Türk devlet tahvillerini tamamen hariç tutmasının arkasında duruyor. Bu sorunların çözümüne yönelik her türlü çaba faydalı olacaktır.
