Dünya çapında giderek artan sayıda ülkeler, kendi savaş uçağı üretim programını başlattı. Bunlardan bazıları üretim için kolları sıvarken, diğerleri ise henüz planlama aşamasında bulunuyor.
ABD merkezli Foreign Policy dergisi, savaş jeti pazarının çok kutuplu bir döneme girdiğini yazarken, Türkiye’nin yürüttüğü 5’inci nesil savaş uçağı programına değindi. “F-35 ve ABD yeni rekabete ayak uydurabilecek mi?” sorusunun yöneltildiği analizde, jet motorlarının devlet başkanlarının görüşmelerinde önemli bir rol oynadığı kaydedildi.
Jet motorlarının yüksek profilli savaş uçağı veya tank satışlarıyla karşılaştırıldığında önemsiz gibi görünmesine rağmen, gelişmelerin ulusal savaş uçaklarının geri döndüğüne dair küresel bir eğilime işaret ettiği vurgulandı.
Ortaya çıkan trende ilişkin Türkiye’nin konumundan bahsedilirken, “KAAN savaş uçağı ile katıldılar.” denildi. TUSAŞ’a göre KAAN, üstün hava hakimiyetini yeni silahlarla artırılmış havadan havaya muharebe menzili, süpersonik hızda dahili silah yuvalarından hassas ve tam vuruş, yapay zeka ve nöral ağ desteğiyle artırılmış muharebe gücü ile sağlıyor. Öte yandan Güney Kore’nin, bu trendde KF-21 Boramae ile yer aldığı, Tayvan’ın Ching-Kuo ile geri dönüş yaptığı anımsatıldı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin ise kendi uçağını inşa etme hedefini bu yılın başlarında ortaya koyduğu ifade edildi. Suudi Arabistan’ın ise İtalya-İngiltere-Japonya ortaklığındaki savaş jeti programına katılabileceği aktarıldı.
Söz konusu analizde, “Washington, diğer ülkelerin jetlerine güç sağlayan sistem ve teknolojilerin satışına öncelik vererek ayak uydurmazsa, ABD küresel savunma pazarında geride kalacak.” tespiti yapıldı. İsrail’in, IAI Lavi programı 1987’de iptal edildikten sonra savaş uçağı üretemediği ve muhtemelen de üretmeyeceği belirtilerek, bunun gerekçesi Tel Aviv’in ABD uçaklarına öncelikli erişime sahip olması gösterildi.