Kahpe Feleknaz, 2020’de Emre Ozan Yıldız’ın yarattığı bir oyuncu. Yaptığı şey bir “doğaçlama varyete”. Yeri geliyor şarkı söylüyor, yeri geliyor kanto yapıyor. Seyircilerle oyun oynayıp, kimi zaman ofansif kimi zaman cinsel içerikli şakalarıyla seyircileriyle uğraşıyor.
İzlemeye gelenler korksa da gülmekten yorulmuş bir şekilde ayrılıyorlar gösteriden.
– Emre Ozan’ı tanıyabilir miyiz?
– İnsan kendinden nasıl bahseder hiç bilmiyorum. 30 yaşındayım, yeni girdim 30 yaşıma. Antalya Devlet Konservatuarı oyunculuk bölümü mezunuyum. Mezun olduğumdan beri de oyunculuk yapıyorum. 3 yıldır da bizi buluşturan projeyi oynuyorum; Kahpe Feleknaz’la Doğaçlama Varyete. Ankara’ya yenice taşındım ve alışmaya çalışıyorum.
– Feleknaz, mesleğinize yeni bir yorum mu yoksa meslekten kopuş mu?
– Bu konuda çok aradayım. Hala tiyatro mu yapıyorum yoksa tiyatroya benzeyen bir şey mi yapıyorum, çok emin olamıyorum. Feleknaz benim ilk oyunculuk işim de ilk doğaçlama işim de değil. Öncesinde doğaçlama tiyatro yapıyordum. Pandeminin bana getirdiği durağanlık içinde yetenekli yönlerimi keşfedecek zamanı bulabildim. Öylece Feleknaz ortaya çıktı. Biraz Türk müziği yeteneği, azıcık kantolara ilgi, eski İstanbul, Beyoğlu eğlencelerine duyduğum ilgi, Türk tiyatrosuna ve tuluata duyduğum ilgi birleşince Feleknaz ortaya çıkmış oldu. Ben hala kendimi oyuncu olarak tanımlıyorum. Feleknaz, benim için oynadığım diğer projeler gibi. Ama 3 yıldır sürüyor. Hiç bu kadar uzun bir iş oynamamıştım.
– Feleknaz’la tanışman nasıl oldu?
– 2013’ten 2020’ye kadar 7 yıl tiyatro alanında çalıştım. Sonra bazı rahatsızlıklarım gelişti sektörlü ilgili. Tiyatronun çok erkek bir sektör olduğunu düşünüyorum. Kadın oyuncu-erkek oyuncu arasında farklı bir rengin olmaması beni rahatsız ediyordu. Bu yüzden Feleknaz biraz da “queer” başkaldırı benim için.
– Koronavirüsteki kapanmanın etkisi var mı?
– Evet. O sırada çıldırdım, terapiye başladım. Pandemi bana çok iyi gelmedi. Sahne alan biri için sahne bağımlılık. Yoksun kalmak iyi gelmiyor. Alkışa, beğeniye bağımlı hale geliyorsunuz. Tekrar olsun, bir kere daha çıkayım istiyorsunuz. Pandemide bunu yapamadık. Performans sanatçıları için en zoru buydu. O sırada Diyanet İşleri Başkanı, Ayasofya açıldıktan sonra kılıçla çıkıp, felaketlerin sorumlusu olarak eşcinselleri gösterdi. O gün Twitter’dan çıktım ve nasıl bir delüzyon içinde yaşadığımızı anlamaya çalıştım. Yaralayıcı oldu. O gün bu ülkenin bir “queer” oyuncusu olacağım dedim.
– Yaptığınız işin Anadolu ve Avrupa’da farklı isimleri var. Feleknaz buralı mı yoksa evrensel bir karakter mi?
– Hiç öyle evrensel bir şey olsun diye oluşturulmadı. Tamamen Anadolulu. Evde, annem ve anneannemle büyüdüm. Onlar Akşehirli. Daha küçücük çocukken bile anneannemin kullandığı küfürlü atasözlerini, Millî Eğitim Bakanlığı’nın verdiği atasözleri sözlüğünde arattığımı hatırlıyorum. Herkese Feleknaz çok tanıdık geliyor. Feleknaz yeni bir şey söylemiyor. Hepimizin hayatında alışkın olduğu narsisistik, ağzı bozuk, ortamı kontrol etmeyi seven bir kişi. Bence herkesin evinde öyle bir kişi var. O yüzden bu kadar gülünüyor.
– Feleknaz’ın kahpeliği nereden geliyor?
– Ben hep muzip bir oyuncuydum. Feleknaz’a başladıktan birkaç ay sonra konservatuvardaki bölüm başkanım aradı, Murat Çağlar. “Sen bunu yapmaya başladıktan sonra düşündüm, bu çocuk okulda da çok muzipti, herkese laf atardı” dedi. Biraz kahpelik oradan geliyor. Kahpenin dönek, oynak, değişken diye bir anlamı da var. Doğaçlama da çok kahpe bir şey. Aynı oyunu oynuyorsun; bir gün çok güzel geçiyor, diğer gün kötü. Kahpenin hem kişiye hem gösteriye çok yakıştığını düşünüyorum. Ayrıca afişe +18 yazmaktan daha iyi bir yol.
– Toplumda cinsellik halen bir tabu. Feleknaz’ın da muzip yönü var. Kör göze parmak mı sokuyor? Nasıl karşılanıyor?
– Feleknaz bir yetişkin şovu. Böyle görmek lazım. Bazıları çok edepsiz buluyor, bu kadar küfredilmez diyor. Burası Beyaz Show değil. Edepsiz olmak üzere yola çıkmış bir proje zaten. Herkese hitap edecek değil; beğenenin, arzulayanın, isteyenin izleyeceği bir şey. Feleknaz’ın, cinselliği sahnede göz önünde konuşması, hatta bazen göstermesi, üzerine şaka yapması, aldığı her şeyi cinsellik filtresinden geçirmesi… Zaten toplumda tabu olduğu için komik oluyor. Bu yüzden gülüyoruz.
– Doğaçlamanın zorluğunu yaşıyor musun?
– Çok stresli bir şey. Bazı insanlar benimle karşılaştığında “Geleceğiz ama korkuyoruz, ya bize de bulaşırsan” diyor. Onları çok iyi anlıyorum ama onların anlamadığı bir şey var. Ben de hiç tanımadığım insanların karşısına çıkıyorum. Hiç bilmiyorum hangi 80 kişi bilet aldı. Karşılarına çıkıp interaktif gösteri yapmak korkutucu. Artık bu korkuya bağımlı oldum. Kulisin ağzından sahneye geçeceğim anda “bungee jumping” yapıyor gibi heyecan oluşuyor; hiç bilmediğim suya atlayacakmışım gibi geliyor.
– Feleknaz’a ve sana nasıl yaklaşıyorlar? Bir fark görüyor musun?
– Evet görüyorum. Feleknaz’ı görüp çok iyi şeyler söyleyen ya da hiçbir şey söylemeyenler var. Eve gidip mesaj atanlar var. Her biri veri. Ekseri olumlu veriler. Zaten böyle olmasa 3 yılda 150 gösteri yapamam. Her hafta bir gösteriye denk geliyor. Feleknaz benden daha ünlü. Günlük hayatta peruk, makyaj dolaşmadığım için insanların tanıması zaman alıyor. O ana kadar çok da ilgilenmeyen insanlar, Feleknaz olduğumu öğrendiğinde ilgilenmeye başlıyor. Çok komik buluyorum. Aslında ne değişti? Hala aynı kişiyim.
– Feleknaz bir başkaldırı mı? Yoksa sadece iç yansıman mı?
– Bu ülkede çok güçlü kadınlar, kadın+ bireyler var. Onlardan feyz aldığımı söyleyebilirim. Bir seks işçisi kadının hayatta kalmak için ne kadar güçlü kararlar almak zorunda kaldığını tahmin edebilir misin ya da bir trans kadının kendini var etmek için ne kadar güçlü kararlar almak zorunda olduğunu? Onlardan çok ilham alıyorum. Şakalarım da çoğunlukla onlar üzerine.
– Sanata yönelik yasaklama, engelleme, iptaller yaşıyoruz. Gösterilerinde politik şakalar yapıyorsun. Korkun oluyor mu? İşin sence baskı altında mı?
– Kendimi baskı altında hissetmiyorum dersem yalan olur. En başta arkadaşlarım, beni sevenler bu baskıyı oluşturuyor; ‘O şakayı yapmasan mı acaba’ diyerek. Yapacak bir şey yok. Orası benim alanım. O alanda ben istediğimi yapacağım, isteyen de izleyecek. İtiraf etmek gerekirse başka birinin alanında sahneye çıkıyorsam bazı kurallara da uyuyorum. İptallere ve yasaklara gelirsek; örneğin yeni mezun olduğumda özel tiyatro yapıyordum. Evin kirasını, harçlığımı çıkarayım, meslekten uzak kalmayalım çabası vardı. Hiç unutmuyorum, bir Arap kralı ölmüştü. 3 gün milli yas ilan edildi. Biz kiramızı ödeyemedik. Ben niye kiramı ödeyemedim? Sanat sadece eğlence değil. Bu bir iş. İş olarak görülmemesi bazen kendimi değersiz hissettiriyor. Sanatçılar da yaşam mücadelesi veriyor. Sanatçı deyince A+ sanatçıları düşünüyorlar. Bu çok küçük bir yüzde. O günkü oyunun yevmiyesiyle çocuğunun ihtiyacını karşılayacak çok sayıda oyuncu var.