23 sene İsrail hapishanelerinde esir tutulan ve 2011’deki esir takasında serbest bırakılan Hamas Siyasi Büro Üyesi Mahmud Merdavi’ye Filistin İletişimciler ve Medya Derneği (FİMED) aracılığıyla ulaşıldı.
Aydınlık Gazetesi’nin haberine göre; Merdavi, Gazze’ye bombalar düşmeye devam ederken “Aksa Tufanı” ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı.
OPERASYONU ZORUNLU KILAN ŞARTLAR
Merdavi başlattıkları operasyonu zorunlu kılan gelişmeleri de şöyle sıraladı:
“İlk olarak bu operasyon, anlık bir karar alınarak yapılmadı. Yaklaşık bir buçuk iki senelik bir hazırlık söz konusu. Bu süreç içinde işgalci İsrail, Filistin halkına en kanlı günler yaşattı. Hapishanedeki Filistinli esirlere yönelik insanlık dışı saldırılar arttı. Hatta tutuklular için idam cezasından bahsedilmeye başlandı. Batı Şeria’da, işgalin genişletilmesi için yeni projeler çizildi. Birçok ihlal adımları atıldı. Yeni yerleşkeler inşa edildi.
Özellikle Netanyahu ile birlikte aşırı radikal bir hükümetin de gelmesi ile birlikte Mescid-i Aksa konusunda kışkırtıcı adımlar atıldı. Mescid-i Aksa defalarca Müslümanlara kapatıldı. Kudüs askeri bölge olarak ilan edildi. Kadınlar Kudüs sokaklarında darp edildi, kıyafetleri çıkarıldı. Çok zor ve kabullenilemez görüntülerle karşı karşıya kaldık.
Direniş olarak bütün bunlar için defalarca arabulucu ülkeler aracılığıyla uyarı gönderdik. Fakat İsrail bu uyarılarımıza sessiz kaldı ve işgale, zorbalığa devam etti.
Mescid-i Aksa’yı Yahudileştirme konusunda adımlar atıldı. Mescid-i Aksa içinde törenler düzenlendi, kurbanlar kesildi hatta Şofar çalınarak, ayinler yapıldı. Bütün bu saldırı ve ihlallere karşı bir yanıt vermemiz gerekiyordu.”
PERDE ARKASINDAN SAVUNMAYIN
Mahmud Merdavi, uluslararası alanda çeşitli ülkelerin Filistin’de yaşanan olaylara bakışını da değerlendirdi. Merdavi, Filistin halkının haklı mücadelesine eylemsel olarak tavır alınmasının önemli olduğunu vurguladı.
Merdavi şöyle konuştu:
“Uluslararası dünyada bize dair iyi tavır ve tutumlar var. Fakat bütün bu tavırların gerçek hale dönüşmesi için irade olması lazım. Bu tutum ve tavırlar faal olarak, somutlaşmalıdır. ABD’nin tutumu zaten beklenmedik bir şey değil. ABD yıllardır İsrail ile birlikte savaşıyor ve saldırıyor. ABD tarafsız değil. Çin ve Rusya, iyi tutum gösterdiler. Böyle büyük ülkelerden, Filistin halkının yanında bir tavır gelmesi farklı bir anlam oluyor. Ama onlardan Filistin’in haklı mücadelesinin yanında yer alacak daha fazla adımlar bekliyoruz. Bu ülkeler de ABD’nin adaletsizliğine maruz kalıyor. Diğer taraftan, Filistin halkının arkasında durmak noktasında, İran ve Cezayir açık bir şekilde yanımızda. Türkiye’nin ve Katar’ın tutumunu da iyi tutumlar olarak görüyoruz. Tabi, yani bazı ülkeler sanki perde arkasında saklanmış bir tavır göstermeye çalışıyorlar, Filistin’i desteklemek adına. Ben onlara şunu söylüyorum, Tavrınızı, insanlığımıza göre, dinimize göre, kardeşlerinize göre göstermekten hiç sakınmayın. Bunu gösterin. Bu tavırlar çok önemli. Tavırların daha somut bir hale gelmesini, faaliyete geçilmesini bekliyoruz.”