Bir elektrik dağıtım şirketinde çalışan işçi, işten çıkarıldıktan sonra soluğu İş Mahkemesi’nde aldı. Davacı işçi; davalı şirket tarafından 200 TL yol, 300 TL yemek yardımı yapılacağı söylenmesine rağmen bu şekilde bir ödeme yapılmadığını öne sürdü.
İhale ile işçilere nakdi yemek yardımı yapıldığının ve servis tahsis edilmesi için de alt işveren şirketlere ödeme yapılmış olduğunun belirtildiğini, kendisine yol ve yemek ücreti adı altında bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek yemek ve yol ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti.
Davalı şirket avukatı ise yol ve yemek ücreti taleplerinin yasadan veya sözleşmesinden kaynaklı olmadığını, davacının yüklenici firmada çalıştığını, tüm sosyal haklardan ve ödemelerden yüklenici firmanın sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istedi. Davacının emsal yol ve yemek maliyetleri dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporunda hesaplanan miktarda yol ve yemek yardımı alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildi.
Kararı davalı istinafa götürdü. Davalı avukatı şartname ve sözleşmelerde yemek ve yol ücreti ödeneceğine dair yasal dayanak bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tatiller, bayramlar ve izinlerin hesaplamadan dışlandığını, ıslaha karşı zaman aşımı def’nin dikkate alınmadığını, davacının alacaklarından sorumluluklarının bulunmadığını belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle İş Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etti.
Bölge Adliye Mahkemesi, itirazları reddetti. Davalı kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. .
Emsal nitelikteki kararda; “Dava konusu yol ve yemek ücreti alacaklarının hesabında, davacının fiilen çalıştığı günlerin dikkate alınması gerektiği gözetilmeden aylık otuz gün üzerinden (izin, rapor günleri ve hafta tatilleri dış olmaksızın) yapılan hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulması da hatalı olduğundan bozmayı gerektirmiştir. BAM kararının ortadan kaldırılmasına oy birliği ile hükmedildi.”