Eminiz ki hemen hepimiz, Uzay Yarışı’nı Yuri Gagarin’in uzaya çıkan ilk insan olması ve Neil Armstrong ile ekibinin 1969’da Ay’a ayak basması gibi zirve noktalarıyla hatırlıyoruz.
Bu süreci sadece enleriyle hatırlamamız doğal olmakla birlikte, o enlere nasıl erişildiğini düşünmekte de fayda var. Nitekim bu süreci büyük ölçüde omuzlanan araçlar, sanıldığının aksine sadece roketler ve uydular değildi.
Uzay Yarışı’nın uzaya insan çıkarma ve roket fırlatma faslınınn sonrasında tarafların yeni odakları, uzaya daha kalabalık ekipler ve daha fazla kargo gönderebilmekti.
Uzay Yarışı’na boşuna “yarış” denmiyordu. Rakipler, uzayı kendi nüfuz alanlarına almak için adeta bir yarışa girmişler ve her türlü girişimde bulunmuşlardı.
Doğal olarak, bu yarışın devamlılığının bir şekilde sağlanması gerekiyordu. Uzayda kalıcı olabilmenin yolu, uzaya olabildiğince fazla kargo gönderebilmekten geçiyordu. Neticede gönderilen her kargo, her uydu ve her uzay laboratuvarı, uzayda kalıcı izler bırakmalarını sağlayabilmekteydi.
- Üstteki görsel, günümüzde çoğu kargonun nakledildiği Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan bir görüntü.
ABD, buna çözüm olarak “space shuttle” (uzay mekiği) olarak tanımladığı araçlar geliştirmeye başladı. Bunlardan görevini başarıyla tamamlayan ilk uzay mekiği Columbia’ydı.
Uzay mekikleri, uzaya hem ekip hem de kargo gönderebilmek için en iyi çözümlerinden biri olarak görülüyordu. Ortalama 25 ton yük taşıyabildikleri bilinmektedir.
ABD’nin ilk uzay mekiğinin başarıyla uzaya çıkması üzerine SSCB, uzayın silahlandırılabileceğinden endişelenmeye başladı. Kendi uzay mekiği programı olan Buran Programı’nı hayata geçirdi.
Rusça açılımı “VKK” (“Vazduşna-Kasmiçeski Karabl” / “Hava ve Uzay Gemisi”) ile de bilinen ve adını Türkçeye “Bora” veya “Kar Fırtınası” olarak çevirebileceğimiz “Buran“, dizaynı Columbia gibi ABD uzay mekiklerinden ve tekrar kullanıma müsait bir uzay mekiği modeliydi.
İlk mekik 1988’de başarıyla uzaya çıkarılana kadar bir devlet sırrı olarak saklanan Buran uzay mekiği programı, sözünü ettiğimiz uzayın silahlandırılması ihtimaline karşın saldırı potansiyeline de sahip olması planlanan bir araçtı.
Diğer devletlerin uzay araçlarını ve uydularını yörüngede imha edebilecek şekilde tasarlandığı düşünülmekle birlikte, uzayda herhangi bir çatışma yaşanmadığı için potansiyeli keşfedilememişti.
Tüm bunlara ilaveten mekik, Sovyet uzay bilimcileri için büyük bir uzay laboratuvarı işlevi görüyordu.
Diğer uzay mekiklerinin aksine Buran, tekrar kullanılamayan roketler yerine devasa ve sağlam uçaklar ile uzayın hudutlarına taşınabiliyordu.
Bu sayede SSCB, ABD’den daha az masraf ederek daha fazla uzay mekiği yollayabilecek bir konuma geldi. En sık tercih ettikleri uçak modeli, Ukrayna’nın işgali esnasında Rus ordusu tarafından 27 Şubat 2022’de imha edilen, görseldeki Antonov An-225 Mriya modeli idi.
NASA’nın da bir süreliğine bu yöntemden faydalandığını, sonrasında uzayda başka açılardan avantajlar edinmeyi amaçladığı için odağını roketlere çevirdiğini belirtmek gerek. Bundaki gerekçe, SSCB’nin bu devasa uçaklarla sağladığı avantaja karşı kendi avantajlarını geliştirmekti.
2003’te ABD’nin Columbia mekiğindeki 7 astronotun atmosfere girerken ölmeleri ve 90’lara doğru SSCB’nin çöküşe geçmesi üzerine uzay mekiği programları, uzun bir süreliğine rafa kaldırıldı ve roketlere öncelik verilmeye başlandı.
Yakın zamanda Columbia mekiği, 2003’te başarılı bir görevden dönerken atmosfere girmişti ve mekik birden parçalanmıştı. Bu felaket, o sırada uzay mekikleri işleten son uzay gücü olan ABD’nin de kendi uzay mekiği programlarını rafa kaldırmasıyla sonuçlandı.
- Üstteki görsel, Columbia felaketinin temsili bir tasviri.
Buran Programı da tam 10 yıl öncesi olan 1993’te, SSCB çöktükten yaklaşık iki yıl sonra resmî olarak sonlandırıldı. Buran ve diğer tüm Sovyet uzay mekikleri, çürümeye terk edilmişti.
Üstteki görsel, Kazakistan’ın ortasındaki Baykonur uzay üssünde çürümeye terk edilen bir Buran uzay mekiği. Baykonur uzay üssü, Rusya Federasyonu’nun Kazakistan’da ordusunu bulundurduğu son üs olarak da bilinmektedir.
Aynı üsse 2002’de uzay mekiklerinin bulunduğu hangarın tavanının çöktüğü ve mekiklerin hasar aldıkları da bilinmekle birlikte, çürümeye terk edilmelerinin sebebinin bu olup olmadığı halen tartışılmaktadır.