1755 Büyük Lizbon Depremi Sırasında Neler Oldu ve Portekiz Siyasi Olarak Nasıl Etkilendi?

Merhabalar. 1755 yılında Lizbon’da büyük bir deprem oldu ve deprem bölgesinde pek çok insan öldü, binalar yıkıldı, yangınlar çıktı. Lizbon depremi Avrupa’daki filozoflar arasında deprem çalışmalarını başlattı ve sismolojinin temelleri atıldı. Bu içerikte Lizbon depreminde neler olduğunu, aydınların düşüncelerini, depremin Portekiz’in iç ve dış siyasi hayatına etkilerini aktardım.

İyi okumalar dilerim.

Büyük Lizbon depremi olarak da bilinen 1755 Lizbon depremi 1 Kasım sabahı saat 09.40’ta Azizler Günü’nde meydana geldi. Portekiz’le birlikte İber Yarımadasını ve Kuzeybatı Afrika’yı vuran depremin ardından bölgede yangınlar ve tsunami meydana geldi; çevreyi neredeyse tamamen yok etti.

Deprem bilimciler depremin büyüklüğünü 7.7 olarak tahmin ediyorlar ve depremin 3 buçuk ila 6 dakika sürdüğünü dile getiriyorlar. 1755 depremi kronolojik olarak 1321 ve 1531 depremlerinden sonra Lizbon’u vuran üçüncü en büyük depremdi. Tahminlere göre deprem yüzünden Lizbon’da ölü sayısının 50 bin civarı olduğu düşünülüyor.

1755 depremi Portekiz’in içeride siyasi gerilimler yaşamasına, dışarıda ise imparatorluğun yapısının bozulmasına neden olmuştur. Olay Avrupa’yı o kadar çok derinden etkilemiştir ki filozoflar tarafından geniş çapta tartışılmış, depremin etkisi bilimsel olarak incelendiği için modern sismolojinin doğmasına neden olmuştur.

Ekonomi tarihçisi Álvaro Pereira, Lizbon’un o dönemde yaklaşık 200 bin olan nüfusunun 40 bininin öldüğünü, Fas’ta da 10 bin kişinin hayatını kaybetmiş olacağını söylüyor. Ünlü sarayların yanı sıra Portekiz’in kendine özgü 16. yüzyıl Manuelin mimarisinin çoğu yıkıldı.

Küçük deprem hasarı görmüş birkaç bina da yangında tamamen yıkıldı. Yedi ay önce açılan yeni Lizbon opera binası da yanarak yerle bir oldu. Rossio’daki All Saints Kraliyet Hastanesi (dönemin en büyük devlet hastanesi) yandı ve yüzlerce hasta yanarak öldü. Ulusal kahraman Nuno Álvares Pereira’nın mezarı da kayboldu.

Yıkılan şehirde kargaşayı önlemek için Portekiz Ordusu konuşlandırıldı. Yağmacıları caydırmak için şehrin yüksek noktalarında inşa edilen darağacında otuzdan fazla kişi alenen idam edildi. Ordu, pek çok sağlıklı vatandaşın dışarıya kaçmasını engelledi ve onları yardım ve yeniden inşa çalışmalarına zorladı.

Deprem halkın ve aydın kesimin gündelik hayatlarında tartışmalara yol açtı. Bunun nedeni depremin önemli bir dini bayramda meydana gelirken şehirdeki kiliselerin çoğunun yıkıldığı halde Lizbon’daki genelevlerde yıkım olmamıştır.

Bu durum da kiliseye sadık dindar Katolik vatandaşların kafalarında kafa karışıklığına ve endişeye neden olmuştur. İlahiyatçılarsa depremi ilahi yargının tezahürü yani ‘cezası’ olarak görmüş ve bu konuda spekülasyon yapmıştır.

Deprem Avrupa Aydınlanma Çağı’nın aydınları arasında da tartışma konusu olmuştur. Jean-Jacques Rousseau, depremin şiddetinin şehrin yakın çevresinde çok sayıda insanın yaşamasından kaynaklandığına inandığını öne sürmüştür.

Kant, 1756’da depremlerin nedenlerine ilişkin bir teori öne attı. Kant’ın sıcak gazlarla dolu devasa mağaralardaki kaymaları içeren teorisi yanlış olsa da depremleri doğaüstü terimlerden çok doğal terimlerle açıklamaya yönelik ilk sistematik girişimlerden biriydi. Walter Benjamin’e göre, Kant’ın deprem üzerine ilk kitabı, Almanya’da sismoloji çalışmalarının başlangıcını temsil ediyor.

Deprem Portekiz siyasetini de önemli ölçüde etkiledi. Başbakan Sebastião José de Carvalho e Melo, diğer bir adıyla Pombal kralın gözdesiydi ancak aristokrasi onu bir toprak sahibinin sonradan görme oğlu olarak hor görüyordu.

Pombal depremde şans eseri hayatta kaldı ve ünlü sözüyle hemen şehri yeniden inşa etme görevini üstlendi: “Şimdi ne olacak? Ölüleri gömüyor, yaşayanları iyileştiriyoruz.” diyordu.

Felakete rağmen Lizbon hiçbir salgın hastalık yaşamadı ve bir yıldan kısa bir süre içinde kısmen yeniden inşa edildi. Lizbon’un yeni merkezi bölgesi, bir grup mimar tarafından depremlere dayanacak şekilde tasarlandı. Doğal esnekliğe sahip ve depreme dayanıklı malzemeler kullanıldı.

Pombal, ülkedeki her topluluğa gönderilen bir anket düzenleyerek sismoloji araştırmalarına da önemli bir katkı yaptı.

Ankette, depremden önce köpeklerin veya diğer hayvanların tuhaf davranıp davranmadığı, kuyulardaki su seviyesinin yükselmesi veya düşmesinde gözle görülür bir fark olup olmadığı, kaç binanın yıkıldığı ve ne tür bir yıkım meydana geldiği sorulmuştur. Cevaplar, modern Portekizli bilim adamlarının olayı hassasiyetle incelemesine olanak verdi.

Portekiz soylularının köklü muhalefetine rağmen Pombal, tarihin en ölümcül depremlerinden biri olan 1755 Lizbon depremini kararlı bir şekilde yöneterek üstünlüğünü sağlamlaştırdı; asayişi sağladı, yardım çalışmaları düzenledi ve başkentin Pombaline mimari tarzında yeniden inşasını sürdürdü.

Ancak bu deprem, ülkenin sömürgeleri üzerindeki egemenliğini yitirmesine yol açmış; imparatorluk Hindistan limanlarındaki ve Hint okyanusu ticareti üzerindeki etkinliğini İngilizlere kaptırmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir